Sezaryen oranının artışındaki bir diğer neden daha önce sezaryenle doğum yapmış gebelere sonraki gebeliklerinde de sezaryen yapılmasıdır. Daha önce sezaryenle doğum yapmış olanlar, sonraki gebeliklerinde vaginal doğum yapabilirler. Burada binde 5 civarında rahmin yırtılma riski söz konusudur. Bu oran sezaryenden sonraki 18 ay içinde normal vaginal doğum yapanlarda 3 kat artmaktadır.

Aslında sezaryen mi, normal vaginal doğum mu sorusunun herkes tarafından kabul edilen bir yanıtı yoktur. Her ikisinin de avantaj ve dezavantajlarından söz etmek mümkündür. iri bebek, pelvis darlığı, makat gelişi ve bebeğin rahim içinde yan durması, bebeğin kalb seslerinin bozulması, çocuğun eşinin önde olması gibi bebekle ilgili sezaryen gerektiren durumların yanı sıra, annenin gebeliğe bağlı tansiyon yüksekliği, gebeliğe bağlı şeker hastalığı gibi durumlarda sezaryen yapılması herkesin ortak görüşüdür. Burada tartışılan gebenin isteği ile sezaryen yapılmasıdır. Gebelerin sezaryen tercih etmelerinin en önemli nedenleri, uzun süre doğum ağrısı çekmemek, daha önceden belirlenen gün ve saatte doğum yapmaktır. Gebenin ağrıları başladığında doktorunu bulamama, doktoruna ulaşamama korkusu da sezaryen tercihine neden olmaktadır. Normal doğumda epizyotomi denilen, vagina girişine yapılan kesi de bir başka korku nedenidir. Her ne kadar bu esnada anestezi yapılsa ve gebe bunu çok az hissetse bile bu durum rahatsız edici olabilmektedir. Yine çok sayıda vaginal doğum yapanlarda idrar kaçırma ve rahim sarkması riski artmaktadır.

Editör: Muhabir Ağrı